Salı, Haziran 28, 2016

emaye güzelleri...

emaye koleksiyonumun en güzel parçaları oldular.
emaye merakım her yere yayıldı.
arkadaşlarımın anneleri de,  benim bu merakıma,
seferber olup, emaye arıyorlar.
çocukluk arkadaşım Fatoş, 
Çanakkale'nin Biga ilçesinin bir köyünden,
neredeyse köyü harekete geçirmiş, 
ve bunları bulmuş benim için.


üçü bir arada karşınız da,


tablo gibi bir tencere,


ne kadar canlı renkleri olan bir tabak,
Yugoslavya' da  üretilmiş.



güller açan bir kase.


renklerin ahengi ile dans eden bir tencere.

Pazar, Haziran 26, 2016

buketcik...

mini mini bir buket yaptım.
bahçe çiçeklerinden.
aslında koparmam çiçekleri.
öyle dalında seyrederim.
baktım muhteşem bir renk uyumu var.
ne hoş fotoğraflanır dedim. 
işte karşınızdalar.
yeni hafta bu çiçeklerle başlasın.








renkli, uyumlu dalda çiçek gibi geçsin günlerimiz.
iyi haftalar.

Cuma, Haziran 24, 2016

dolunayın ardından...

haziran dolunayı çok güzeldi,
çilek dolunayı olduğu için midir?
bilmem ama, gördüğümü paylaşmasam olmaz.
fotoğraflar cep telefonu ile çekildi. 
artık ne kadar olduysa.


ve 
dolunay da Datça'dan bir kaç kare.






mutlu geçsin hafta sonunuz.
datça, 2016 haziran.

Salı, Haziran 21, 2016

çiçek - fincan - kahve...


bu çiçekleri görünce ilk aklıma gelen evdeki fincan oldu.
şöyle bir kahve yapsam, fotoğraf çeksem.


sanki fincanın desenini çizerken bu çiçeğe bakmışlar.


kahve de köpük yok diyeceksiniz.
filtre kahve yapmıştım.
kolayıma geldi onu koydum fincana.


minik, minik yalınkat karanfil gibi.
fakat kokusu yok.
sabah açıyor, akşam olunca kapanıyor.


son kır çiçeklerinden biri ile kahve içip
daha çok sürsün ömrü diye, karelere taşıdım.


Cumartesi, Haziran 18, 2016

bu sayfa mavisiz olmaz...



eski günlerdeki enerjime dönmek üzereyim sanırım.
blog postlarımda mutlaka mavi olurdu.
Datça'da yaşanır da mavisiz, blogger olunur mu?


bende mavi,
deniz, gökyüzü birde umuttur.
sabahları denizin rengi, ışıltılı bir maviye dönüyor.


hatta bazı sabahlar,
gök, deniz ve dağlar bile masmavi oluveriyor.


içimizden, dışımızdan mavi eksilmesin.
mavilerimiz çoğalsın.

Çarşamba, Haziran 15, 2016

bir sepet kek...


herşey üç yumurtayı kaseye kırmamla başladı.
şekeri, tereyağı, sütü, kabartma tozu,
kuru üzüm ve ay çekirdeği karışınca işe.
kek yapmak durumunda kaldım.


hepsini birbirine karıştırıp.
kek kağıtları ile kalıba döktüm.


180 derecede 25- 30 dakika da pişti.
pişerken seyretmeyi sevenlerdenim.
sihir gibi kabardı.


sonra renkli kağıtları ile sepete dizdim.
önce seyri gerek.


sonra lezzet testi. 
kek bu her zaman lezzetli olur.
onun da işi bu.


sağdan, soldan, tepeden kareledim.


afiyet bal şeker oldu.


Pazar, Haziran 12, 2016

kırmızı çaydanlık...


30 yıl önce kullandığım çaydanlığın aynısını bulunca, 
hem sevindim, hem de anılarım canlandı.
ne kadar çok ocağın üstünde unuturdum.
benim çaydanlığın altı yanıktı.
gençken daha dikkatsiz mi oluyoruz.
şimdilerde ne kadar dikkatliyim. 
ocak açık mı? aman yanan bir şey var mı?
sizi bilmem ama benim gençlik yıllarımda,
değil çaydanlık, çorba bile yakmışlığım vardır. 
.unutup başka işlere dalardım. 


bu yeni bir üretim değil, 
aynı benim çaydanlıkla yaşıt.
 dikkatli kullananlar da varmış.


bu çaydanlığı kutlamak için,
evde kırmızı tabak, çanak, örtü ne bulduysam.
domatesler dahil, kullanıp 
mini bir kahvaltı sofrası hazırladım.


hatta çilek reçeli bile yaptım.
evde, limon ve turunç vardı.
bir çaydanlık neler yaptırdı bana.


eski çaydanlığa çektirdiklerimden sonra,
buna özenim bir başka ...
kırmızı da renklerin kraliçesi hani.

Perşembe, Haziran 09, 2016

çiçekli günler...


bu yıl baharı Datça'da  yaşayamadım.
o güzelim kır çiçeklerini ne toplayıp, kokladım.
ne de fotoğrafladım.


şimdilerde ise bahçe çiçeklerinin zamanı.




her ne kadar kır çiçekleri gönlümde olsa da,
bahçe çiçeklerinin güzelliğine de dayanamadım.




 renkleri, güzellikleri ile çok hoş kareler oldu.




güneşli,
her şeye rağmen umutlu,
vede
çiçekli olsun günlerimiz.
haftasonu herkes için güzel geçsin.

Salı, Haziran 07, 2016

erik suyu ve emaye aşkı...


yaz geldi,
sıcak günleri serinletmek gerek,
en güzeli de soğuk içecekler.
hatırlarsanız, geçen yaz türlü türlü şerbetler yapmıştım.
bu yazın ilk içeceğini erikten yaptım.
emaye tepsimi de gösterme bahanem oldu. 


erikler dalından.
kabuğu kalın ve ekşi ama içi tatlı ve bol sulu olan eriklerden.
erikleri yıkayıp çekirdeği ile tencereye koydum. üzerine su ilave edip,
erikler neredeyse  eriyene kadar kaynattım.


soğuduktan sonra, kevgirden geçirdim.
sadece çekirdekleri kaldı tüm lifi suyuna karıştı.
tatlandırmak için bal ilave ettim.
meyvenin şekeri zaten var azıcık bal da mayhoşluğunu aldı.
şişelere doldurup, buzdolabına koydum.


bir çok meyveden bunu elde etmeniz mümkün.


erikler ne kadar sulu değil mi?


emaye tepsim, kırk yıllı aşmış zamandır, tepsi hizmeti vermiş.
emaye sever olduğumu bilen arkadaşım,
kayınvalidesinden benim için istemiş.
emayelerime bir yenisi yok bu olmadı, bir eskisi daha eklendi.


zamanın da ne kadar popüler bir desen di kim bilir? 
kızıla çalan kahverengi ve tonlarında gölgeli deseni çok hoş duruyor.
ve üzerindeki kırık dökük yaşanmışlıkları.


emaye severlere tanıştırmaktan gurur duyarım.