Perşembe, Ekim 31, 2013

bugün den ...

son bir hafta gerçekten armağan gibi...
sıcaklığı, güneşi, denizi 
huzuru ve sakinliği ile
günün her saatini,  hissederek yaşadığım nadir günlerden...

Sabah, Datça'nın en keyifli yolun da  yürüdüm,
 günün muhteşemliği böyle başladı.
yol kenarın da serçelerin su ile dans edercesine yıkanmasını seyrettim. fotoğraf makine mi 
yanıma almış olduğum için çok şanslıydım.
harikaydılar.
 çarşıdaki fırından  sıcacık ekmek aldım.
Datça'nın karanfilli - tarçınlı ekmeği, 
ve
çavdar ekmeği tercihimdi


bu hafta her öğlen yaptığım gibi yüzdüm ve güneşlendim,
bugün eve en yakın denize gittim...''gökova güneş sitesi'' nin önündeki plajdan girdim...
denize girmeyi kolaylaştırması için konulan kum torbaların dan dolayı 
burada yaşayanlar  bu plaja ''torbalı koy'' adını vermişler.
deniz, güneş ve yelkenli...

Çarşamba, Ekim 30, 2013

kış geliyor....

 kabaklar kışa hazır 
şöyle;
cevizli kabak tatlıları yapsak...
oh mis


her şeyin mevsimini beklemek de çok güzel

''moon''
kış nimetlerini sunar

Salı, Ekim 29, 2013

uzun kış geceleri

uzun ve soğuk kış geceleri 
kestane kavrulur...
doğru 
sadece bir farkla, eğer kış geceleri sadece uzun olursa....
gündüz denize girilip, güneşlenilir de...
turizm sezonu bitti, datça bize kaldı ve gezme zamanı başladı...
bunu daha önceki postlarım da yazmıştım..
''yedi kat'' dik ve yüksek merdivenlerle inmesi zor olsa da...
datça'da en sevdiğim plajlardan biri... nerede? derseniz
Burgaz mevkiinde 7 kat 
ve bugün bu küçücük bükçük de yüzdüm, güneşlendim.
gerçekten muhteşem bir deniz vardı.

işte datça farkı, uzayan gece soğuk olmasa da kestaneler kebaptı,
gündüz deniz, gece kestane kebap...

klasik kış ve kestane görüntüsü olmadı lakin durum bu...

Pazar, Ekim 27, 2013

tablo gibi


konuya nereden girsem derken, tutum bir ucundan işte;
mutfak duvarın da asılı duran bu çerçeveyi
çok yıllar önce ''mudo concept'' mağazasından almıştım
ve pek severim.


yukarıda giremediğim konuya ikinci girme denemem;
kestane - elma - ceviz
datça'da yetişmez...


köy de yetiştirilen 
meyveye sebzeye olan merakımı bilen sevgili komşum
Aydın- Çine 'nin köyüne yaptığı bayram ziyareti
dönüşü , eli kolu dolu geliverdi...


konunun özü ;
benim de payıma düşenler, evdeki sepete dolunca
bir de baktım ki mutfak duvarındaki kompozisyon 
elle tutulur, dişle ısırılır oluvermiş...


elmalar küçücük
kestaneler bir o kadar iri
ceviz içleri bembeyaz
sayfama da renk oldular....
''kış geliyor''

Cuma, Ekim 25, 2013

datça nazarlıkları

çaput oyası denilen 
kumaş parçaları ve tığ işi ile yapılan 
nazarlıklar
datça'dan

Çarşamba, Ekim 23, 2013

perili köşk ve muhteşem bulutlar

yaz bitip, el ayak çekilince 
datça 
bize kalır ve asıl gezme zamanı başlar
eylül - ekim ve kasımın on beşi,  hatta yirmisine kadar,
arada yağmur yağsa da,  yazdan güzel günler 
yaşanır...
büklüm büklüm ''bük' ler de koylar da gezip dururuz.
perili köşk işte bu  güzellikte
karelere sığdırabildiğimce
ışıl, ışıl parlayan
kumsalın da yürüyüp, karşıdaki küçük adacığa yüzeriz...
bulutlar günün sürprizi oldu.
günü süsledi... 
bulutlara teşekkürlerimle
datça 
gebekum mevkii
perili köşk kumsalı

Cuma, Ekim 18, 2013

datça badem helvası

badem helvası
görünen bildiğimiz yaz helvası
gibi
ama tadı bambaşka 
çünkü;
için de : badem, keçi boynuzu unu, tahin var...
badem ezmesi ile helva arası bir lezzet...
datça'da bulabilirsiniz ...
datça
''mesudiye köy ürünleri ''
dükkanın dan satın aldım
http://www.datcamesudiyekoyurunleri.com/
hayatta hep tat olsun

Pazar, Ekim 13, 2013

iyi bayramlar

Datça' da nar zamanı
yeşil dallar 
kırmızı meyvelere bezendi...

iyi bayramlar

2013

Perşembe, Ekim 10, 2013

inbükü orman kampı

ben cennetteydim, 
evet, evet
kesinlikle  cennet
inbükü orman kampı, datça - marmaris yolunda 
çam ve sığla ağaçlarının altında
denizin için de,mavinin ve yeşilin ortasın da 
hem de ekim ayının dokuzuncu günün de...
sabah tan , gün batıp gökyüzü yıldızlarla donanınca ya dek,
günün rengi değiştikçe, seyrine doyum olmayan manzaram da değişti....
 günün nimetleri ne gelince
defne yaprakları, sığla ağacının yaprağı,
çam kozalakları, kurumuş sığla meyveleri
 bir de deniz kestanesi,
günün rengi değişti, gözümün gördüğü de değişti...
evet bu deniz kestanesi , kıyıdan uzaklaştırılırken 
geldi bana poz verdi
hayat çok güzel...

GÜN DOĞUMU

datça da 
gün doğarken 
iki kare fotoğraf da
 yatak odasının penceresinden 
sayfama düştü...

Salı, Ekim 08, 2013

yelkenliler

böylece gelip geçtiler,
denizin mavisinden, göğün mavisine
fotoğraf makinemden karelerime,
ve sayfamdan, hepimize,
maviye de yakışıyor
beyaz yelkenler

Pazar, Ekim 06, 2013

kara kabak

2006 yılından beri yani 7 yıldır bir blogum var.
blog sahibi olmak;
hayata daha dikkatli bakmak demek, 
hayatı kayda almak demek,
bloger olmadan, önce yaşadığım anlar da,  özel ve güzel ne varsa yaşanır, anılara yollanırdı...
artık anılar kayıt altında...
kara kabak  ile  bu yazdıklarımın ne alakası var ? sorusunun cevabına gelince...
2001 yılı, yazın da yaptığım bir Karadeniz seyahatim de Giresun - Tirebolu ilçesinin  bir köyünde 
yediğim ve tadını hala unutamadığım bir kara kabak muhallebisi vardı ki; 
 işte o zaman bir  blogum olsaydı, o an da ki; güzellik de kayıt altın da kalırdı...
ve karşınız da,  Aydın -Çine ilçesinin bir köyünden, beyaz patlıcanla birlikte hediye olarak gelen
kara kabak...35 cm uzunluğun da bir kocaman kabak..
yaklaşık bir aydır mutfak masasının üstünde hasır sepette dekor olarak duruyordu.
yemek yapmak niyeti ile soydum ve işe koyuldum.
kabak muhallebi sinin, tarifini hatırlayamadığımdan
ve de
 o kabak, acaba bu kara kabak ile aynı mıdır? bilemediğimden
tatlı yapmaya cesret edemedim,
çekirdeklerini görünce şaşırdım, ayıklayıp kenara koydum
kavuracağım, kabak çekirdeğim olsun.
bir kısmını kızarttım, sarımsaklı yoğurt ile sosladım.
bir kısmını da kabak kalye  olarak pişirdim, içine pirincin yanı sıra, kırmızı mercimek ekledim az miktarda
nanesi, dereotu da eklenince tamam oldu.
lezzetine gelince, bildiğimiz kabaktan daha lifli, patates kıvamın da bir yemek oldu.
kabağın her türlüsüne bayılırım,  kabak demişken;
ileri de bir postum da
bir kilo kabak tan, beş çeşit yemek nasıl yapılır? deneyimimi paylaşayım...
'moon'' kabak tadı vermeden kaçar...

Cuma, Ekim 04, 2013

yer elması çiçeği

ne zaman dır, dikkatimi çeken bu güzel çiçekler, 
o kadar muhteşem duruyorlardı ki..
aniden gelen soğuk havaya inat, sarı renkleri ile ...
 sanki güneş gibi
 ne kadar güzel çiçekler derken 
sevgili komşum 
aman  dikkat 
onlar yer elmalarımın çiçekleri dedi ama 
dal benim elimdeydi...

biraz suçlu, biraz mahçup 
çiçeklerle eve geldim...
evim de konuk olacaklar ömürleri yettiğince
ama sayfam da hep kalacaklar...
aniden gelen bu soğuk günler de sayfamı ısıttılar...

Çarşamba, Ekim 02, 2013

datça karaköy limanın da gün batımı

karaköy limanın dan 
datça - bodrum 
feribotu kalkar.
liman yapımı başlamadan önce işte böyle muhteşem bir gün batımı seyrederdik...
geçen hafta bodrum feribotun dan oğlumu karşılamaya gittiğim de
her şey değişmiş ti. 
koca koca taşlardan iskele yapan şantiye,
kamyonlar ve iş makineleri dolmuştu.
bu zamana dek datça - karaköy de, güneş ege denizine battığın da görünen buydu.
tarihe böyle geçe ve böyle biline...
bu fotoğraflar artık geçmişin tanığı oldu....

Salı, Ekim 01, 2013

akide şekeri


yaratacağı etkilerden kesinlikle sorumlu değilim...

şehr-i istanbul'dan geldiler,
evet aynen o bildiğiniz şöhrette 
ve 
o bildiğiniz lezzetteler
limonlu, susamlı, tarçınlı
çok üzüleceksiniz lakin
benim evimdeler