Pazartesi, Mart 30, 2015

zerde...

haftaya tatlı başlayalım,
güneşli olsun...
her işi güneşe, bahara bağlamak niyetindeyim,
yetti gari gelsin şu bahar.


yağmurlu gün, evde kalınca ee bir şekilde mutfak çekiyor,
ya da canım tatlı çekiyor diyelim.
malzemeler, soldan sağa;
pirinç, zerdeçal, şeker, safran  ve burada göremediğimiz nişasta. su


bir tutam safranı, bir kaseye koyup biraz su ile beklettim.
daha sonra, zerdeçal, nişasta ve bir miktar daha su ilave edip,
 karışımı iyice erittim.


bir tencereye, su ve pirinç  koyup kaynattım.
pirinçler iyice pişince şeker ekledim.
pirinçli ve şekerli su kaynamaya başlayınca, zerdeçal, 
nişasta karışımını ilave edip karıştırdım.
nişasta pişene dek birlikte pişirdim.


kaselere bölüştürdüm.
soğumaya bıraktım. 


üzerini dövülmüş badem ve kuru üzümle süsledim.
zerdenin rengini zerdeçal miktarı ile ayarlamak mümkün.
ben, bu rengi daha çok seviyorum.


tatlı yiyelim, güneş açsın, bahar gelsin...

Cumartesi, Mart 28, 2015

gelin çiçeği desem mi?


bahara en çok yakışan çiçeklerden biridir.
onu her gördüğüm de baharın gelini derim.


eve getirip vazoya koyduğunuz da,
hemen solmaz. tüy gibi uçuşur görüntüsüne rağmen 
oldukça uzun süre dayanır.


yeşil kırlarda vazodakinden çook daha güzel gözüküyor.


ben bu sefer onu dantellere sardım.
hatta tülledim, pulladım.
pek beğenince, fotoğrafladım.


ilaç şişelerini dikkate alın derim. işe yarıyorlar.
bu çiçeğin adını bilmiyorum ama.

Perşembe, Mart 26, 2015

lodos ve martı...


salı günkü güneşli havadan eser yok,
iki gündür, gökyüzü gri, dün yağmur, bugün lodos
ve soguk, Datça böyle uzun süren bir kış, görmemiştir.


sabah yürüyüşünde gördüm bu martıyı, 
denizin dalgasına rağmen balık peşindeydi.


bir süreliğine kıyıda durdu.
birkaç kare çekmeme izin verdi.
anlayacağınız, bahar hala yok.


evde, kitap okumaya devam.

Salı, Mart 24, 2015

bugün güneş var...


canım güneş gelmiş Datça'mıza şöyle bir yakınen görmek lazım.
dedim, sabah evden çıktım, çıkış o çıkış...


masmavi gökyüzü sıcacık güneş,
hatta biraz da bahar mı koktu ne..
aman korkuyorum söylemeye yarın yağmur gelecekmiş.


herkes dışarıdaydı. çay bahçesinde güzel bir çay içtim,
en güneşlisinden,


mavili, güneşli bir post oldu.
gelen yağmurlar son yağmurlar olsun.
çok ihtiyacımız var, güneşli günlere.

Pazar, Mart 22, 2015

yeni hafta...

ben bu haftayı bol bol okuyarak geçireceğim.
2015 den istediklerimden bir tanesi,
Ursula K.Le Guin bütün kitaplarını okumaktı,


Datça da bulmak zor, neyse ki bir arkadaşım da 
okumadıklarımı  buldum.
10  yıl önce keşfettiğim ve o günden beri severek okuduğum bir yazar.
en çok sevdiğim yazar.


krlardan toplanmış bir demet muscari,
bir fincan kahve ve kuruttuğum hünnap lar eşliğinde  okumak,
daha da güzel.


çalışan herkese, kolay ve çabuk geçecek bir hafta olsun.


bana da bol okuyacak zamanlı.

Perşembe, Mart 19, 2015

top kek...


dışarıda yalancı bir güneş, 
buz gibi bir soğuk,
evde soba yanıyor.


canım tatlı birşeyler istedi.
sıcak çikolata içsem dedim,
ama yanın da kek olsun istedim.


kek bildiğiniz standart tarif;
3 yumurta, 1 bardak şeker, 1 bardak süt, 1 bardak sıvıyağ, 3 bardak un,
1 paket kabartma tozu, hamurun yarısına kakao ekledim.
muffin kalıbına döktüm.
kakaolu ve sade top keklerim oldu. 


sıcak çikolata ve kek 


tatlı birgün oldu.

Çarşamba, Mart 18, 2015

örgü sepeti ve düş hanım...


kedili evler bilirler,
öyle yumaklar, iplikler,  ortalarda bırakılmaya gelmez.


şöyle patilerimi atsam, yumakları didik didik etsem diye,
başında bekleyen olur.


şiş zaten en merak ettiği, ben örerken şiş oynadıkça içi  kıpır kıpır eder.
azıcık ucundan iki, üç pati atar.


nasıl da aklı iplerde, oysa onun oynaması için yumağı var. 
ama olmaz bunları da  patilemeli.


neyse başında oturup bekleme kararı aldı, bir fırsat olur ya hani.

Salı, Mart 17, 2015

palamut bükünden...


yaz gelmeden palamut bükü sakinliğinde,
bol fotoğraf çektim. özleyenler çoktur, belki biraz hasret gidermeye,
faydam olur dedim.


yazacaklarımın bir manası olmayacak, görmek kafidir.
fotoğraflar sizin.










payam pastanesinin papağanından selamlar.


Pazartesi, Mart 16, 2015

yeni hafta, her yer çiçek,


her sabah yürürken, çiçek toplamaktan başım dönüyor,
renkler,  şekiller her biri bir başka.


morları topladım, evde vazo olacak ne varsa elime aldım,
mor keten örtüyü serdim. 
çiçekleri de dizip seyrettim.


seyrine doyamayıp, bolca fotoğraf çekip,
sonra da böyle eğlenceli denemeler yaptım.


bu aralar bol zamanım var.
kitap, örgü, film, blog, instagram, yürüyüş,
bu işler arasında gidip geliyorum.
biraz örüyorum, sıkılıp okuyorum, akşam film, sabah yürüyüş.


dikkatli arkadaşlar farketmiştir. aşağıdaki vazo, deterjan kapağından.
çok yaratıcı olmasa da, kısa saplı çiçekler için fena  olmadı.


gelecek olan tüm zamanlarımız ve
yeni gelen hafta huzur ve mutlulukla gelsin.

Pazar, Mart 15, 2015

kahvaltı...


peynir, zeytin, yumurta, bal, biraz yeşillik,
her evde olan.
belki fark sadece,
bir demet kır çiçeği ve güneş.


emeklilikte her sabah kahvaltı masası böyledir de,
ah! o iş zamanı, çalışan insan olma hali,
böyle bir masa ne çok özlenir. 


aslında şair ne güzel yazmış dizeleri,
peyniri, zeytini sofraya kor gibi.
"yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem 
ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı"
Cemal Süreyya


bol dinlenmeli, mutlu pazarlar.