Pazar, Mart 30, 2014

Perşembe, Mart 27, 2014

katır tırnağı ve...

katır tırnakları da çıkmaya başladı, ama azalmışlar.
bu akşam İstanbul'a gidiyorum.
aslında hiç özlemedim, buraları da bırakamıyorum.
ama anneciğimi çok özledim...
ve oğlumu.
oğlum, ocak ayından beri asker, iki ayı kaldı.
kısa dönem ama çok özledim. İstanbul'dan onun yanına geçeceğim.


bir çok, çiçek fotoğrafı arşivledim, sayfamı boş bırakmamaya çalışacağım.
kucak dolusu ve çiçek dolusu 
sevgilerimle

Salı, Mart 25, 2014

emaye kap ve kabak...

Her ikisi de armağan, 


Datça'da yaşayan, emekli eğitimci , çok güzel ve çok özel,bir kadından.
İstanbul'un oldukça eski bir ailesinden, canım ablam.
Blog'dan benim emaye merakımı görünce...


 çocukluk anılarını anlattı bana, hemen hemen yüz yıllık bir kap,
ailesi tarafından, aşure zamanı kazanlar da pişen aşure,
bu kaplara bölünüp, bu kaplardan da kaselere dağıtılırmış. yadigar kalan üç kap,
aile içinde paylaşılmış, yıllarca evinde kullanmış, bana vermek istediğinde çok,
duygulandım ve onur duydum. Bu mutfak bezi ve kabak da kabın içindeydi.
Malum, boş kap verilmez, bizde adettir.


emaye kap artık benim kıymetlim,
Kabağa gelince o kadar uzun zaman bekleyemeyeceği için.
kabak tatlısı olarak bu sayfa da anılara karışacak.
kuru meyveler ilave edip,  elma suyunda, pekmez  ve tarçın ile pişirdim.
üzerine bolca badem serptim


umarım; içinde, sevdiklerimle paylaşacağım,  lezzetli yiyeceklerle 
 benim ömrüme de, eşlik eder, bu değerli emaye kap...

Pazartesi, Mart 24, 2014

üç reçel...

bu blog, 
yeşil kırlar, mavi deniz ve gökyüzünde bulutlar,
her türlü reçel ve kap kaçak ile ilgili bilgileri içerir.
neredeyse durum bu oldu,
reçellerimize gelince; efendim bitmeden ayva, yeni mahsul incir,
kurutulmuş kayısı dan yapılmıştır.


ayva- şeker - limon 


yeni yeni meyvelenen erkek incir.
incir fotoğrafı geçen yıldan, oğlum çekmişti.
incirleri çekmeyi unutmuşum, eski fotoğraf kullandım ...


suda bekletilmiş kuru kayısılar, şeker ve limon

üç kavanoz reçelim daha oldu,
eşe, dosta  en güzel armağan,
çok seviyorum böyle dizip seyretmeyi...

Cumartesi, Mart 22, 2014

romantik sardunyalar...

bahçedeki sardunyalar,
annemin çeyiz, 
yemek takımından kalan, son parça demlik...


ve anneciğimin ben doğmadan önce ördüğü,
danteller eşliğinde...


mutlu hafta sonları








Cuma, Mart 21, 2014

bugün baharın ilk günü...

sabah yeşilin içinde çiçekler var dedim ya ,işte onlar..
her kare, olduğu an da, ahenkli bir kompozisyon içinde, doğa muhteşem...
 gelincikler, mayıs papatyaları ile sohbette iken,
pisipisi otu orada ne oluyor diye başını uzatmış...
adını bilmiyorum ama bu beyaz güzellik,yaşasın bahar diye bağırıyor gibi...
pembe çiçeğin, bir çalı çiçeği olduğuna kim inanır?
tırtıl olmadan, bahar olur mu? o da düşmüş baharın peşine...
tam da ortadaki mücevher gibi, inanamıyorum!nasıl bir güzelliktir.
ah! keşke hepsinin isimlerini bilebilsem.
işi gücü bırakın durup durup bu çiçeklere bakın, 


elbette biraz topladım da, bugün baharın ilk günü,
evime de çiçekler dolsun diye...

dört günlük bahçe mesaim bitti,
aslın da bir nevi atık değerlendirme çalışması yaptım.
harikulade kırmızı panjurum malum,
sardunyaları pek severim, hele teneke kutularda.
bende sardunyalarımı, boyadığım peynir tenekelerine geçirdim.
komşumun kızının, eski bisikletini boyadım.
eski bir ferforje parçasını boyayıp duvara monte ettim.
mavi setteki çiçekleri yeni diktim, hepsi sarkan çiçekler,
kalasların arasına da çim ektim. yeşillenmiş hali daha bir başka olacak.

düş hanım bahçeyi çok eğlenceli buldu,
bugün pek neşeliydi, renkleri ve değişikliği sevdi.
elbette, kahvesiz bir gün düşünülemez.

işte böyle renkler dolsun evlerinize, 
yüreğinize ve umutlarınıza...
kucak dolusu çiçeklerimle,

yürüdüğüm yol

günaydın,
bu sabah yürüdüğüm yol, her sabah başka bir yoldan,
yürümek mümkün ama sıkılıkla kullandığım yol..


birde yeşil, bir de yeşil olmuş ki;
siz sorun, ben göstereyim...


tarlalar, ağaçlar , yollar her yer,
yeşile kesmiş.


deniz kıyısına gelince de, görünen aynen bu,
yeşil arası mavi.


o yeşilin içinde bir de rengarenk çiçekler var ki,
işte küçük bir papatya tarlası,


karadan, kıyıdan, tepeden 
yeşili, yem yeşili, ben gördüm sizlerle paylaştım.


yolumun sonun da ise,sapsarı bir köşe vardı ki;
anlatmaya kelimeler yetmez.
Kıbrıs akasyası ağacı ve eteklerine serilmiş,
sarı ekşi kulak çiçekleri...

rüya gibi...
ama kısa sürecek bir rüya...

Perşembe, Mart 20, 2014

aman tanrım ben ne yaptım?

inanamıyorum ama ben yaptım,
eski bir panjurdan


sadece boyamam yetti,
gerisi teferruat...


evdeki şişeler, bahçeden taze toplanmış 
kır çiçekleri.


önden, yandan, aşağıdan yukarıdan 
her taraftan güzel.


şimdilik çiçekler vazoda, 
ellerimle ekeceğim çiçeklerim olacak yerlerinde,


fotoğraf çekmek için çiçeklerin büyümesini bekleyemezdim.

ellerime sağlık, beceriklimiyim ? neyim ben :)

Salı, Mart 18, 2014

sepetçi hasan amca,


Çanakkale'den , her yıl gelir, Hasan amca, arabası ve köpekleri ile ...
Kızlan'a değirmenlerin önüne çadırını kurar,
iki köpeği ile birlikte seyahat eder.
o kadar azaldı ki, bu işi yapanlar, Hasan amcadan sepet almak,
aldığım andan itibaren, bir daha bulunamayacak bir değere sahip olmak demek.
cumartesi günleri pazarın girişinde satar sepetlerini, genelde sipariş ile çalışıyor.
bende çamaşır sepeti sipariş verdim. ''çok kolay dedi.
eskiden İstanbu'da sepetler yapardık, hanımlar, 
en değerli giysilerini , bohça içinde, sepetlere koyup saklardı, karyola altlarına diye anlattı.
tam da istediğim gibi yapmış, ellerine, kollarına sağlık.
birde yumurta sepeti sipariş verdim.


arabanın içindeki hanımın adı ''fıstık''
hiç eziyetleri yoktur bana ikisininde, 
can yoldaşlarım onlar benim dedi Hasan amaca,



çok mutlu oldum sepetimi alınca ,
işte benim güzel sepetim.


nasıl da, güzel olmuş, ölçüsü herşeyi tam.
ah! Hasan amca, ne kadar az kaldı senin gibiler.

ben tanıdım, siz de tanıyın istedim...
seri üretim, değil el emeği alalım ki; bizden sonrakiler de,
emekle  üretenleri tanısınlar.

Pazartesi, Mart 17, 2014

oh be !


dışarıda olmak ne güzel bir duygu ...
oh be !
heryer yemyeşil.


Hızırşah köyündeki, su kaynağı,


suyun içindekine dikkat !
minik kurbiş.


birşey yazmasam da olur.
yeşil yeter.


çok severim, taşların arasından çıkan,
çiçekleri.


çayır, çimen...


evde yattığım sürece, çiçekleri vazo da gördünüz.
 ama çiçekler, kırlarda güzel.


çok değişik bir çiçek bayıldım,
acaba adı nedir?


mor şebboylar.


sarı frezyalar.

daha o kadar çok çiçek var ki...
sevgiler...

Cumartesi, Mart 15, 2014

papatya mevzun da, malumatlar...

 hepimizin gözdesidir,
papatyaların yeri bir başkadır kalbimizde,
Datça'da papatya çeşidi fazladır,
uzman değilim, sadece gördüklerimden bu bilgim,
bunlar kır papatyaları, baharın müjdecileri.


evet birde iri papatyalarımız vardır ki,
benden uzun papatyalar var derim, inanan olmaz diye,
aralarına girip bu tuhaf pozu verdim :))
 ben 1.70 boyundayım ve gördüğünüz gibi,
benden uzun papatyalar var.
çok ama çok severim onları, yol kenarlarını süsleyiverirler.
Datça'da ne yazık ki, yapılaşma artıyor ve 
gittikçe azalıyor, papatyalar


çiçekleri de kocaman, kocaman olur.


bu arada ben artık, yürüyorum... ilk iş olarak papatya toplamaya çıktım.
iki papatya türü arasındaki fark,
fotoğraflarda da belli oluyor.


birde bunlardan farklı, minik ''mayıs papatyası'' var ki;
hani kurutup, çayını içtiğimiz, henüz onu  kareleyemedim.
gördüğünüz bu papatyalardan çok küçük olup,
orta sarıları konik biçimdedir ve beyaz yaprakları çok narindir.
efendim bu mevzu da, bu kadar malumat kafidir der,
temennilerimi sunarım.