Perşembe, Ekim 22, 2015

Batum...

Karadeniz de son nokta,
Batumi -  Gürcistan
Borçka da teknolojiden uzak geçen üç günün sonunda,
işin gerçeği yorgun düştük.
sabah Macahel'e de uğrayınca, dinlenmek için, bir gece otel de konaklama,
planı ile Hopa'ya geldik.
lakin planlar suya düştü, bütün oteller doluydu. 
öğlen olmuştu. 
yorgun, argın doğru Sarp kapıya yöneldik.
Gürcistan'a geçtiğimizde öğleden sonrayı bulmuştuk.
daha önceden topladığımız bilgiler doğrultusunda,
arabayı Sarp sınır kapısında bir otoparka bıraktık.
gümrükten geçtiğimiz gibi, Türkçe bilen bir gürcü taksiciyle,
80 lariye yani yaklaşık 100 tl ye anlaştık,
akşama kadar bizi gezdirmesi için.


taksici bizi ilk olarak Botanik bahçesine götürdü.
dünyanın en büyük botanik bahçelerinden biri.
lakin beş altı saate sığacak bir tur için çok zaman kaybı olduğunu düşünüp,
yarım saat kadar gezdik.


Bahçede Kafkasya’ya özgü yarı tropik bitkiler,
Uzak Asya, Yeni Zelanda, Kuzey Amerika, Güney Amerika,
 Himalayalar, Meksika, Avustralya ve
 Akdeniz bitkilerinden örnekler vardı.


hava da  gittikçe yağmura dönmeye 
kapamaya başlıyordu.
deniz kıyısında uzanan tren yolundan,
 geçen buharlı treni tüm gürültüsü ile seyrettik.
elektriksiz kamp hayatı  sayesinde,
elimizdeki her aletin şarjı son çizgisindeydi.
bu nedenle, her şeyle fotoğraf çektik.
telefon, tablet vs...


Botanik parkın ardından,
bizi Katedral dediği, orta büyüklükte bir kiliseye götürdü.


gittikçe kapayan hava,
arada yağmur damlaları düşürmeye başladı.


deniz kenarını da görün, çok güzel diye bizi 
götürürken yolda bir meydan gördük.
üçümüz birden dur dur hemen dur diye heyecanla bağırınca,
şoför şaşkın park etti.
ne saçma sapan gezip durmuşuz bir saate yakın.
oysa asıl görmek istediğimiz,
kent meydanı, yaşanan dinamik hayattı.


taksici opera binasının önüne park edince,
meydanın adını sorduk,
Avrupa Meydanı olduğunu öğrendik.
düşen yağmur damlalarına aldırmadan, 
 meydana çıkan sokaklara daldık.


meydandaki binalar çok iyi korunmuş,
tam bir Avrupa kenti görünümünde,
meydanın ortasın da, elinde altın koyun postu tutan 
Medea heykeli ve opera binasının önünde poseidon heykeli var.
birde fiskiyeli havuz.


sıra ile bizi terk eden cihazlarımızla kareleye bildiğimiz,
 birkaç fotoğraf bunlar oldu.


bu binanın karşısında, şık bir İspanyol kafesinde,
2 lariye, gürcü kahvesi içtik.

Notlar:
sabah şehre girilirse bir günde gezilebilir.
taksiler verdiğimiz paraya tam bir gün gezdiriyorlar.
Avrupa Meydanında aklım kaldı.
oldukça ucuz bir şehir, 
bir gece konaklamadığımıza çok pişman olduk.
yut dışı çıkış harcını yatırıp,  sadece kimlik ile geçiliyor.

2 yorum:

  1. Batum... anneannemin annesinin memleketiymiş... Erkek gibi kadındı diyor annem anneannesi için, beni de ona benzetiyorlar :))
    Bu arada....
    Senin sayfaları gezerken benim karnım acıkıyor yani... Sana komşu olasım geliyor :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. gürcü torunu, karadeniz kadını cabbar, güçlü ve cesur oluyor. her zaman beklerim.

      Sil