mola vermek üzere....
planlar yapılır hafta içi
yoğun mesai saatlerinde...
Bu kent yorarken hafta içi bizleri..haftasonu saklanmıştır dinginlik, istanbul'un binbir köşesine eee bulmak meraklı yüreklere düşer...seyrü sefer eylenir..yollar çok yere götürür , gitmek isteyeni...
bir pazar sabahı erken yola düşülür,köprü dolmadan,yollar boşken...istanbul hafta sonları ve sabahın erken saatleri en sessiz ve huzur dolu güzelliğnde oluyor...güzel bir kahvaltı ve gözbebeğimizden ruhumuza varacak dinginlik için anadolu hisarına yol çevrilir...hele hele birde yanında sevgili arkadaşları varsa ''moon'' çook daha mutludur.
Anadolu hisarının dar sokaklarındaki ahşap evler,hemen kapılarını
çalıp içeri girme istediği uyandırıverir bende...zor tutarım kendimi
ama birgün çalıp kapıyı girevereceğim ...istanbulun tüm karmaşası
siliniverir birden,burda yaşamalıyım der,hemen kiralık eski ve bahçesi
olan bir ev tutmaya karar verir ve işe gidip gelmeyi düşlerken...köprü
olan bir ev tutmaya karar verir ve işe gidip gelmeyi düşlerken...köprü
bir çok pazar sabahı....''moon'' dinginliğe ulaştı.
2010 yılının ve şubat ın
18. günü paylaştı....
bakıyorum iyi gezmektesin, baharı beklemeden...
YanıtlaSilİstanbul'u bu yüzden çok seviyorum... Ondan ayrılmadan sanki uzaklara gidip kaçamak yapmanın keyfini yaşatıyor:)
YanıtlaSilmerhaba volkan uzun zamandır göremiyordum seni blogumda çook mutlu oldum bu arada okumaktayım hergün paylaşımlarınız efendim
YanıtlaSilblogunuzda..
eski gezmeleri derliyorum yenilere yer açmak için,
sevgiler
hep gel...
renkler;
YanıtlaSildeğilmi ama kaçmak isteyene kaçacak yer çok ...sizin için bir paylaşım yapacağım o zaman yakın zamanda ...bence az kişinin bildiği bir yer asla istanbul olamaz diyeceksiniz.
ziyaretiniz için teşekkürler..
beklerim
sevgiyle,
Kaçır bizi moon, buradan takip ediyorum gezilecek, kaçılacak yerleri, emeğine sağlık....
YanıtlaSilSevgili Moon
YanıtlaSilPencerelerde fesleğenler, Göksu deresinde tekneler, sisli boğaz serinliği el salladı, selam verdi yazından bana... Dere kenarındaki kahveden çıkıp N. Yavaşoğulları'nın güzel ahşap evine merhaba dedikten sonra görür gibi oldum, ah burada öğrenci olmak varmış dedirten ilkokulu, yüzyıllık ağaçlar altında dinlenenleri, eski halat fabrikasını... Sonra birden tepeyi kanser gibi sarmış bir beton yığını gördüm. İşte orda dur dedim kendi kendime. Bakma yukarıya sakın. Kaçır gözünü... Sen de öyle mi yapıyorsun?
Sevgiyle...
nesliciğim
YanıtlaSilseni seviyorum...
:)))
kızını ççok öptüm
şefika hanım
YanıtlaSilne güzel anlatmışsınız aynen öyle
aklıma hep bulutsuzluk özlemi gelir ve çok kıskanırım orda doğmuş olmayı...istanbuldan kaçma isteklerim orda doğmuş olsaydım bu kadar kriz haline bürünmezdi..
''sevmiyorum artık bu şehri'' diyemiyorum hisarın sokaklarında...
dostlukla,