Gümülcine yazan kısmı beğenmedi konsoloslukdaki bay yorgo, pasoport dairesinde düzelttik Komotini oldu..
Annem ve ben Komotinideydik.
Ve gece annem 1950 lerin başında 10 yaşlarında bir kız çocuğu oluverdi, bir dünya savaşı ve iç savaşı sonrasının tüm yoksulluğunun yunanistanında.Marika elinde bir bakraç yoğurt bir tencere çorba yoksulluk kokan bu evin daracık kapısını çaldı, avludan sesi geldi Nerimanın kısıkdan geçti kapıyı açtı.Boğazımda bir koca düğüm yutkunamadım...
Sonra iki gençkız geldi anılardan sarı saçlı yeşil gözlü annem,siyah gür saçları iki örgü ,kalın kaşları, kocaman kara gözleleri ve kirpikleri kıvrık marika... ikiside ne kadar güzeldi. Önce fısıldadılar derleştiler,sonra bir türkü tutturdular birazı rumca birazı türkçe yanık içten ve çok mutlu oldular 50 yıl önce de şimdi de türkü onları çok mutlu etti.
Camdan baktım çocukluğundan beri dinlediğim saat kulesi de ,cami de annemin anlattığı gibiydi ve hala aynı yerindeydi..Odaya döndüm hep yoksıllukdu anlatılan hiç bilemediğim bir yoksullukluk boğazımdaki düğüm iyice sıkıldı. Lefter farketti göz yaşlarımı ah kuzum üzülme dedi ben annenden daha yoksuldum, herkes yoksuldu herkes dedi...
Siesta zamanı çarşıda dolaştım,tatlıcı dükkanlarını gezdim,kahve kokusunu çektim içime...Elimdeki çantamda çocukluğum boyunca dinlerken sanki tatlarınıda bildiğim annemin bir türlü unutamadığı tadlar vardı; karyokalar,kavala kurabiyeleri,karpuz reçeli,krem vanilya,çarşıyı saran kahve kokusunuda paketlemiştim...herşey çok boldu küçük nerimanın yoksulluğu unutulsun diye...Platiya da bir cafede oturdum devasa bir bardak da yunanlıların muhteşem lezzeti frappeyi yudumladım...
Eve geldiğimde annem,marika ve lefter altmış dört yaşında birçok insan gibi yarı rumca yarı türkçe tansiyon ve şeker ilaçları üzerine konuşuyorlardı...ve annemin elli yıldır tadını unutamadığı fırında pişmiş domates dolmasının kokusu sarmıştı evi.
Dört gün boyunca annemim doğduğu sokak da tamda evlerinin karşında marika ve lefterin güleryüzü ve sıcacık dost yürekleriyle dolan evlerinde...annemim kah çocukluğunda,kah gençkızlığında dolaştım durdum. Odos otonos - Komotini- Greece de rumca başlayıp türkçe devam eden şarkılarda...Yassu marika ,yassu lefter.
23.Nisan.2007 komotini-gümülcine
Moonface,
YanıtlaSilMerhaba..
Ben de yazmak isterdim; ama once gorup gezmek isterdim Üsküp sokaklarini Mekadonya'nin..
Belki o zaman daha guzel anlayabilirdim satir aralarini anilarinin...
15. yylilin Dunya imparatoru... 19 yylilin "hasta Adami" isgal etttigi topraklardan cekilirken, iki yurekli insanlar birakmis; geride...Ayni iki yurekli insanlara rastladim ben de Atina da...Ege'den sökülüp atılmış köklere rastladim...Ve yasadıgım ülkede de aynı köklerle sarmas dolas oldum...ermenisiyle, suryanisiyle, rumuyla, mekadonuyla...
Gilan/Mekadonya dan Avustralyaya bir ip gerdim... atlayip duruyorum tum iki yureklilerle...
dostcakal
Vkemal
annemle yüreğim gümülcine ile doldu,dedemse makedonya-gostivar dan bir arnavut çook görmek istiyorum gostivarıda ama ne zaman bi zaman ......
YanıtlaSilçok yürekli bi evde büyüdüm göçmenlik güzel şey katıyor insana ve hep merakla ve yüreğimle dinledim her göç öyküsünü insanlardan.
BEN TRABZON DOĞUMLUYUM YUNANİSTAN MAKEDONYA KOSOVA ARNAVUTLUK YUGOSLAVYA HIRVATİSTAN DAHA DOĞRUSU DÜNYADAKİ BÜTÜN SOYDAŞLARIMIN OLDUĞU ÜLKELERİ GEZDİM GÖRDÜM HEPSİNİ COK SEVİYORUM HEPSİ CANIMIZ KANIMIZ SOYDAŞIMIZ ONLARIN YAŞANTILARINI GÖRDÜĞÜMDE İÇİM BURKULUYOR HEPSİNİ COK SEVİYORUM SAĞLIK MUTLULUK DİLİYORUM
YanıtlaSil