havalar çok ama çok sıcak,
sadece pamuklu kumaşlardan çarşaflar kullanabiliyorum.
sıcak havalarda buldan bezlerinden kullanışlısı yok.
çarşaflar, pikeler, havlular...
işte bende çekmeceler de ne var, ne yok diye ararken,
annemin benim doğumum da kullanmak için hazırladığı,
yatak takımını buldum.
yatak takımı deyince, karyola eteği ve yastık kılıfı, o zamanların modası,
kumaşı ve de nakış iplikleri annemin çeyizinden, yanı Yunanistan' dan alınmış,
kumaşı, kumlu keten, annem nakışları elcağızıyla işlemiş...
İstanbul'a son gidişimde getirdiklerim den, her gidişimde,
bir sürü yaşanmışlık yüklenip geliyorum...bu nakışlı örtüleri,
yatağıma sererken, bir yandan da 51 yıl önceyi düşündüm, annemin heyecanını,
tam dört yıldır beklenen bebeği, yani beni :))))
ah! ne çok şey düştü içime, canım babaannem, ne çok istemiş,
torunu olsun diye, dört yıl beklemiş, adaklar adamış,
sadece bu örtüler değil, ne çok şey gelmiş benimle eve,
1963 yılı, amerikan malı kilitli bir buzdolabı alınmış, anneme kolaylık olsun diye,
odalar, değişmiş, eşyalar değişmiş...
kıymetlim olmaz mı, bu örtüler, onca yaşanmışlığın izleri var.
yatak odamdaki komodin, şifoniyer ve ayna da babaannemden,
dedem öldükten sonra, babaannem yatak odasını düzenlediğinde,
mobilyaları, marangoz Musa ustaya yaptırmıştı, 30 yıl önce...
yastıklar böyleymiş, uzun yapılırmış.
bir yastık da kocamak için.
şifoniyerin üstünü ben doldurdum,
şu küçük balerinli kutuyu oğlum sekiz yaşındayken almıştı bana,
şapkalı bebeğim de çok eskiden sanırım 12- 13 yaşlarımdan.
baş ucumda , duvardaki lamba da takılı olan, kabus kovucuyu,
oğlum geçen yıl, Kolombiya ya gittiğin de getirmişti.
bu minik porselen bebeği, 90 yılın da,
Almanya' dan almıştım.
:)
İşte böyle, sıcak bir günün getirdikleri,
nereden - nereye hatta nerelere götürdü beni,
fotoğraf makinesine yansıyanları da sizlerle paylaşıyorum,