nihayet günler sonra, fotoğrafların bir kısmını düzenleyebildim.
en son Kapadokya da balonlarda kalmıştık.
Kapadokya çok zaman ayrılması gereken bir yer,
ve iyi bir yol haritası hazırlayacak bir rehber de şart.
biz şanslıydık kamp yaptıgımız yerin sahibi bize oldukça guzel program hazırladı.
ilk gün konakladığımız yere yani Göreme'ye yakın olan yerlerden başladık.
sabah tan bir bölümünü gezip, öğle istirahati yapıp, akşam üzeri tekrar gezdik.
ilk durağımız '' Güray Seramik Müze''si oldu.
yerin 20 metre altında, ilk çağlardan, günümüze yapıla gelmiş,
çanak, çömlek, seramik, gerek günlük kullanıp için, gerek sanatsal
amaçla yapılan, hertürlü ürün sergilenmekte.
çamurdan, çizime, desene ve fırına tüm, üretim aşamalarını görebildik.
müzeden ayrılıp, elimizdeki rotaya uyarak Paşabağ'ı gezdik.
hayretle, merak ve hayranlıkla bakarak, dokunarak,
sıkça kullanacağım kelimelerden biri muhteşem olacak.
anlatmakla asla hissedilemeyecek, muhteşem duygular yaşadık.
hayat, günlük koşullara ve elde olana göre şekilleniveriyor.
insanlar yaşamışlar, ömürler geçmiş,
çocuklar koşuşmuş, sevinçler, korkular hayata eşlik eden herşey varolmuş.
Paşabağ'ın girişinde Çavuşin kilisesi,
ilk girdiğimiz kilise oldu.
sabah rotasının son durağı Zelve oldu.
oyulmuş kayalar da, yaşanmış hayatların izlerini, derin düşüncelerle seyrettik.
her oyuk, mağra, muhteşem ve etkileyiciydi.
dinlendikten sonra, gün batımını da izlemek üzere,
önce güvercin vadisine geçtik.
güvercin o dönemde oldukça önemli gelir kaynağı,
herkesin güvercinleri varmış, dışkılarını toplayıp, ev yapımında
harç malzemesi olarak satıyorlarmış.
uç hisar, kayalara oyulmuş bir kale.
gün batımında, değişen renkler, vadide, muhteşem görüntüler veriyor.
Kapadokya da gün, her akşam muazzam güzellikte,
renklerle batıyor.
gün bitti ama, kapadokya da gördüklerimiz bitmedi.
devamı var...